DOPPLER EŞLİĞİNDE MİKROCERRAHİ VARİKOSEL AMELİYATI NEDİR?
Varikosel cerrahi tedavisinde amaç, hastalıklı toplardamarları bağlamak, testise temiz kan getiren atardamarı, sperm kanalını (vas deferens) ve lenf damarlarını korumaktır.
Bu ameliyat mutlaka ’MİKRO CERRAHİ’ tekniği ile yani ameliyat mikroskopu kullanılarak yapılmalıdır. Mikro cerrahi yöntemi ile hastalığın tekrar etmesi (nüks) ihtimali %1 -5 ameliyat başarı oranı %90 iken, ameliyat mikroskopu kullanılmadan yapılan klasik varikosel ameliyatında ise nüks %15-45 başarı oranı ise çok düşük seviyelerdedir. Ayrıca mikro cerrahi yöntemi ile yapılan ameliyat sonucunda 1. yılda gebelik oranı %43 iken 2. yılda %60’lara varabilmektedir. Mikro Cerrahi Varikosel ameliyatında hekimin deneyimi çok önemlidir. Uzman ellerde yapılan ameliyatlarda kalıcı iyileşmeler gerçekleşmektedir . DOPPLER cihazı kullanıyoruz. Bu,testis damarlarını daha iyi tanımayı sağlayan pratik bir çözümdür.tedavi başarısını artırmakta,yan etki oranını azaltmaktadır.
1- Varikosel erkek kısırlığının en önemli ve en sık görülen nedenidir. Erkek hastaların üçte birinde varikosel vardır. Tedavisinde çeşitli yöntemler ortaya konmuş ise de (laparoskopik,radyolojik yöntemler) halen açık cerrahi altın standart tedavi yöntemidir. Son yıllarda mikrocerrahi varikoselektomi yüksek başarı oranları ve düşük komplikasyon oranları ile ön plana çıkmaktadır.Mikrocerrahi varikoselektomi, deneyimli ve eğitimli ellerde başarılı olabilen bir tedavi yöntemidir.
2- Varikosel testisin toplardamarlarının genişleyip kıvrılması sonucunda genç yaşlarda başlayan ve yerçekimi etkisiyle ilerleyen bir hastalıktır.Hastalarda ele gelen bir şişlik,skrotal ağrı ve kısırlık gibi sorunlara yol açabilmektedir. Hastalara fizik muayene(el ile) tanı konabilmektedir. Şüphede kalınan olgularla nüks düşünülen hastalara skrotal doppler ultrason ile tanı konulur.
3- Varikosel ameliyatı gereken hastalara en kısa zamanda mikrocerrahi varikoselektomi yapılmalıdır.Mikrocerrahi varikoselektomi çok düşük komplikasyon oranları ile tercih edilecek yöntemdir. (Komplikasyon oranları%0-4 ).Buna karşın mikrocerrahi ile yapılmayan ameliyatlarda %30-40’ lara varabilmektedir. Böyle hastalarda en sık %44 oranında hidrosel (testis torbasının su ile şişmesi) görülmekte olup ,%2-3 oranında testis atrofisi, %44 oranında varikoselin tekrarlaması görülebilmektedir. Diğer yöntem olan radyolojik embolizasyon günümüzde tercih edilen bir yöntem değildir.
4- Genelde sol varikosel görülürken daha dikkatli bİr fizik muayene yapıldığında iki taraflı varikosel saptanma sıklığı sanıldığından daha fazladır. Varikosel, ilerleyici testis hasarı ile seyrederek testis gelişiminde gerilemeye ve sperm hücresi gelişimini bozarak kısırlığa sebep olabilir. Genişlemiş damarlar testislerde ısı artışında neden olmakta ve kısırlık gelişmektedir.
5- Mikrocerrahi varikosel ameliyatı, hiç sperm hücresi olmayan azospermik hastalarda da faydalı olabilmektedir. Operasyon sonrası bu hastaların %21 ila 69’unda hareketli sperm hücrelerine rastlanmıştır. Genel olarak bakıldığında varikoselektomi, hastaların % 50-80inde sperm parametrelerinde düzelmeye neden olur.
6- Yetersiz veya yanlış yapılmış varikosel ameliyatlarından sonra hidrosel, testisin küçülmesi, sperm parametrelerinin daha kötüleşmesi gibi durumlar görülebilmektedir. Bu durumların bazıları düzeltici cerrahiden fayda görmekte iken bir kısmında çaresiz kalınabilmektedir. O nedenle varikosel ameliyatının bu alanda deneyimli ve eğitim görmüş bir uzman tarafından yapılması elzemdir.Yaptığım 400’e yakın mikrocerrahi vakası ile birlikte gerçekleşen yüksek gebelik oranları mikrocerrahinin başarısını göstermektedir.
7- Varikoseli olan kısır erkeklere mutlaka varikosel ameliyatı yapılmalıdır. Bazı hastalar hatalı olarak varikosel ameliyatı olmadan tüp bebeğe yönlenmekte, bu nedenle hem zaman kaybı ile varikosel ilerlemekte hem de tüp bebekte başarı sağlanamamaktadır. Çünkü varikosel sperm hücresinin yapısını bozmaktadır. Bu nedenle varikoseli olan hastalara tüp bebek önermek büyük bir hatadır. Mikrocerrahi varikoselektomi sperm kalitesini ve dölleme yeteneğini artırmakta iken tüp bebekte eldeki spermlerden en iyi olanı seçilmektedir. Dolayısı ile sperm kalitesi sınırlı kalmaktadir.
BİR MİKROCERRAHİ VARİKOSEL AMELİYATINDA NELER YAPIYORUZ?
Hastamızı Özel bir hastanede mikrocerrahi varikosel ameliyatı yapmak için yatırıyoruz. Hastamız önceden bilgilendirildiği şekilde gece 24’te su içtikten sonra sabah aç olarak hastaneye geliyor. Son bir hafta içinde aspirin gibi kan sulandırıcı bir ilaç içmemesini ve bir gün önceden kasık bölgesini nazik bir şekilde traş etmesini rica ediyoruz. Yatış işlemi yapılan hastamızı hostes eşliğinde odasına çıkarıyoruz. Odasına yerleşen hastamıza servis hemşiresi tarafından ameliyat öncesi tahlilleri için kan numunesi alınıyor. Ve hastamıza önlük giydiriliyor. Yaklaşık 45 dakika sonra tahlil sonuçları çıkan hastamız ameliyata hazır. Yanına giderek ameliyatın ne kadar süreceği ve anestezi biçimi hakkında bilgi veriyorum. Bu arada hastamı rahatlatmak için bu ameliyatın oldukça güvenli olduğunu hayati risk taşımadığını anlatıyorum.Ameliyatın mikrocerrahi ile yapılacağı için komplikasyon olasılığının sıfıra yakın olduğunu .endişelenmemesi gerektiğini belirtiyorum.
Odasından alınarak ameliyathaneye götürülen hastamız ameliyat masasına alınıyor. Hastamız genel anestezi ile olmayı tercih ettiği için anestezi uzmanı tarafından koldan verilen bir ilaç ile hastamız uyutuluyor. Anestezi işlemi tamamlandıktan sonra asistanım tarafından hastamın ameliyat olacak bölgesi ve çevresi batikon denen kahverengi bir sıvı ile siliniyor. Sonrasında steril yeşil örtüler ile ameliyat sahası açıkta kalacak şekilde örtülüyor. Ve ameliyata başlıyoruz. Sol kasık bölgesinde yaklaşık 2 santım uzunluğunda bir kesi yapılıyor. Cilt katları açılarak spermatik korda ulaşılıyor. Burası da açılarak varikosele sebep olan variköz venlere ulaşıyoruz. Bu venler 2-3 mm çapında ve birbirleriyle testis arteriyle ve lenf damarlarıyla birlikte ve çapraz yapmış halde bulunuyorlar.Bunlar testisten çıktıktan sonra venlerin birbirleriyle yaptıkları yoğun anastomoz ve kıvrılmalar neticesi oluşan bir ven kümesidir. Bu pleksus içerisinde arter ve venlerin birbirleriyle çok yakın ilişki içerisinde bulunmaları, aralarında hem ısı hem de küçük moleküllerin karşılıklı değişimine olanak verir. Çünkü zaman zaman arter ve venleri birbirlerinden sadece ince damar duvarları ayırır. Örneğin burada testosteron venden artere, pasif diffüzyon ile geçmektedir. Benzer şekilde, arter ve ven arasında ısı aktarımının olması testise gelen kanın, normal vücut ısısından 2-4 derece daha düşük olmasını sağlar.İşte burada mikroskopumuz devreye giriyor. Mikroskop altında sabırla bu damarları teker teker ayırıyoruz.Bu hassas ve zaman alan bir işlem. Mikroskop bize testis arterini .venleri ve lenf damarlarını ayırdetmemizi sağlıyor.Bu ayırma işlemi çok dikkatli yapılmalı çünkü buradaki damar duvarları çok zayıf ve hemen yırtılabilir. Damarları ayırdıktan sonra variköz venleri bağlamaya başlıyoruz. Ben damarları iki taraflı bağlıyorum.Arter ve lenfatikleri bu aşamada koruyoruz. Bıraktığımız tek bir ven hastalığın tekrarlamasına neden olabilir. O nedenle tekrar tekrar inceliyoruz.
Ameliyatın sonuna geldik. Açtığımız cilt katlarını tekrardan eski haline getirip uygun dikişlerle kapatıyoruz. Cildi de estetik dikiş atarak kapatıyoruz. Sonradan dikişi almaya gerek kalmıyor. İz kalma olasılığı da çok düşük oluyor.Pansumanımızı yapıp ameliyatı bitiriyoruz.
Hastamız uyandırıldıktan sonra servisteki yatağına alınıyor. Ameliyat sonrası ağrı yok veya yok denecek kadar az oluyor.Çoğu zaman ağrı kesiciye dahi ihtiyaç duyulmuyor. Çünkü mikrocerrahi yaptık. Hastamızı aynı gün akşamı taburcu ediyoruz.
Hastamızın ameliyat sonrası 3. ayda yapılan spermiogramında sperm sayısı ve hareketindeki artışı değerlendiriyoruz. Mesleğin en güzel anlarından biri de hastamızın eşinin gebe kaldığı haberi oluyor tabi ki.